Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Kümesi Toplantısı’nda konuşuyor.
Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
Dün 6-8 Ekim olaylarının 10. yıl dönümüydü. Kobane mazeretiyle kışkırtılan olaylarda 2 emniyet görevlimiz şehit oldu. 35 sivil hayatını kaybetti. 761 insanımız da yaralandı. Bugün malum çevreler tarafından hala demokratik bir hareket üzere lanse edilen olaylar sonucunda çok sayıda konut, iş yeri, okul, Kuran kursu, kütüphane, kültür merkezi, müze ve yurt binası ziyan gördü. Özellikle gereksinim sahiplerine kurban eti dağıtırken katledilen 16 yaşındaki Yasin Börü ve arkadaşlarına yapılan canilikleri, değil üzerinden 10 yıl, 100 yıl geçse de unutamayız. Şunu da biliyoruz; ciğer paresini kaybetmiş bir annenin yürek yangınını fakat adaletin tecellisi söndürebilir. 6-8 Ekim olaylarında rolü olanlar, bağımsız TÜRK mahkemeleri önünde işledikleri kabahatlerin hesabını vermiş, hak ettikleri cezalara çarptırılmışlardır. Şunu da söylemeden geçemeyeceğim; gerek Suriye’de yaşananlar ve gerekse de mahkeme süreci, 6-8 Ekim olaylarının nasıl bir tertip olduğunu ortaya çıkarmıştır. Lakin o periyot emperyalistlerin bölgesel planlarına ortak olanlar, bu olaylarla yüzleşme cüretini hala gösteremedi. Keza 6-8 Ekim olaylarına sadece oy uğruna şaşı bakan devrin CHP yönetimi bundan ötürü şimdi nedamet getirmedi. Lafa her başladıklarında biz Türkiye partisiyiz diyenlerin, her fırsatta Türkiye’lileşme argümanında bulunanların, ülkemizi uçurumun kenarına kadar getiren bu travmayla kesinlikle hesaplaşması gerektiğine inanıyoruz. Tekrar ediyorum; Kobani olaylarının hukuksal açıdan hesabı sorulmuştur, 10 yıllık gecikmeyle bile olsa. 6-8 Ekim olaylarına dair samimi bir muhasebe yapılmasını da önemsiyoruz. Bu türlü bir muhasebe, siyasette yumuşama iklimine katkı sunacağı da açıktır. Biz yeni yasama yılında siyasette artık farklı bir uslüp ve telaffuz istiyoruz. MHP Genel Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin açıklamalarını takdirle karşılıyor, Türk demokrasisi ve 85 milyonun kardeşliği ismine çok değerli buluyoruz. Cumhur İttifakı’nın uzattığı elin bedelinin muhatapları tarafından anlaşılmasını ümit ediyoruz. Beklentimiz, hiçbir ayrım yapmadan meclisteki tüm siyasi partilerin de bu yaklaşımla hareket etmesidir.
7 Ekim’de İsrail’in Gazze’ye başlattığı hücumların birinci yıl dönümünü geride bıraktık. Gazze, Batı Şeria ve Lübnan’daki katliamlarda 50 bin kişi hayatını kaybetti. Gün geçtikçe katliamın maddi ve manevi faturası kabarıyor. Savaşın öbür ülkelere yayılma tehlikesi büyüyor. Bölgesel çatışma riski hiç olmadığı kadar yükseldi. Çabucak her gün yeni bir eşiğin aşıldığı bu tansiyonu çok yakından takip ediyor, devletimizin ve milletimizin güvenliği için tüm önlemleri alıyoruz. Ülkemizi şimdiye kadar bölgesel tansiyonlardan uzak tuttuk. Yangına akaryakıt dökenlerden değil, söndürmeye çalışanlardan olduk. Birebir tavrımızı bugün de koruma ediyoruz. Netanyahu ve cinayet şebekesi ham hayaller görmekte ve çok tehlikeli bir maceraya atılmaktadır. Türkiye, ne yapılmak istendiğinin çok farkındadır. Son maksadın neresi olduğunu da çok net görebiliyoruz.
Dün, bakanlarımız kapalı oturumda bu bahisle ilgili milletvekillerimize ayrıntılı bilgi verdi. İki bakanımız da idrak kapıları açık olanlar için fotoğrafı tüm netliğiyle ortaya koydu. Toplantı sonrası CHP Genel Lideri’nin yaptığı açıklamaları esefle karşıladık. Tüm bölgemiz bir ateş çemberinden geçiyor. Lakin bakıyorsunuz, CHP Genel Başkanı ucuz polemik peşinde koşuyor. Açıkçası Sayın Özel’den ülke güvenliğine dair problemlerde daha olgun bir tutum beklerdik. Bununla birlikte, daha düne kadar bölücü örgütün Suriye uzantısı PYD ile ilgili çok optimist cümleler kuranlara ne yaparsak yapalım kimi gerçekleri anlatamayacağımızın şuurundayız. Varsın onlar hayal dünyalarında yaşamaya devam etsin, biz Türkiye’nin güvenliğinden katiyen taviz vermeyeceğiz. Ne kıymetine olursa olsun, bölgemiz ve topraklarımız üzerinde ameliyat yapılmasına müsaade etmeyeceğiz.
Türkiye, yayılmacı hevesleri, vatan topraklarına dikilen kem gözleri, kabaran işgalci niyetleri kursaklarda bırakacak kudrete ziyadesiyle sahiptir. Açık ve net söylüyorum: vadedilmiş topraklar hezeyanının varacağı yer büyük bir hüsran ve hezimet olacaktır. Bir yıl evvel İsrail’in devlet olmak ile terör örgütü olmak ortasında bir tercihle karşı karşıya olduğunu tabir etmiştim. İsrail bir siyonist terör örgütüdür.